Sayfalar

30 Mayıs 2012

Kendin Yap: Kurukafa Tshirt




Geçen gazetede Bade İşçil'in kurukafa tshirtü giydiği fotoğrafını gördüm. Daha sonra öğrendim ki bu tshirt Zara yaz koleksiyonundanmış. Neden aynısını yapamayalım ki dedim :) Artık alışkanlık oldu ne görsem yaparız bunu yaa diyip duruyorum:)
Kadıköy de yaşayanlar salı pazarını bilir. Çok ucuza tshirt bulabilirsiniz. Ben de nasılsa kesip biçeceğim diye 2.5 TL ye bol bir tshirt aldım.
  Yapılışı baya kolay, fotoğrafa bakarak kurukafa desenini tshirte çizin. Ve sonra makas ile dikkatlice kestin. Tabi penye kestiğiniz için dikmezseniz kestiğiniz yerler daha sonra yayılır gider. Beyaz bir iplik alıp göz, burun ve dişlerin kenarlarını dikin. Ve tshirtünüz hazır. Yazın sahilde bikini üstüne veya şehirde altına rengarenk bodyler giyerek kullanabilirsiniz :) İyi Eğlenceler 












29 Mayıs 2012

Renkli Örgü Kolye




İstanbul'a yaz tam olarak gelmese de umuyorum ki Haziran ayında güneşi göreceğiz! Rengarenk kıyafetlere onlar kadar şirin aksesuarlar lazım değil mi? Hadi bugün çok şirin bir kolye yapalım.

Gereken malzemeler;
* 18 adet halkalara geçirmek ve misinayı bağlamak için gerekli klips
* 18 adet sıkıştırıcı
* Misina ip
* Rengarenk boncuklar
* Zincir


Klipsler ve sıkıştırıcılar


Tek tek boncukları misinaya diziyoruz. Tabi dizmeden önce uzunca kesip ucuna klipsimizi koyuyoruz ki boncuklar saçılmasın. Bu işlemi her renk için 3 tane olacak başlangıç ve bitişlerine olacak şekilde yapıyoruz. Uzunluğu için bir ölçü veremeyeceğim. İsteğinize göre uzun veya kısa olarak kesebilirsiniz. Daha sonra kalın bir halkaya yaptığımız boncukları klipslerin yardımıyla geçiriyoruz ve örmeye başlıyoruz.



Ben uzun kestiğimden misinamı baya uzun bir kolye oldu ondan ikiye katlayıp tam ortasına halka geçirdim.



Ortasına bir halka ve diğer halkalı kısımlarını birleştirmek için diğer bir halka kullandım. Resimde gördüğünüz gibi sonra bu iki halkaya zincirleri tutturdum.


Boncuklar ince olduğundan tek kat kullanmak istemedim. İki kat yapınca daha güzel ve ağır durdu. Ben çok beğendim. İstediğiniz renkleri kullanarak kalın ya da ince boncuklarla siz de bu kolyeye sahip olabilirsiniz. Umarım beğenmişsinizdir.

İyi Eğlenceler :)


24 Mayıs 2012

Kedi Gözü Güneş Gözlükleri



1950'lerin modası kedi gözü güneş gözlükleri bu yaz en önemli aksesuarlarımızdan biri olacak gibi. Hafif yukarı doğru uzanan kıvrımları ile size romantik bir hava katıyor. Eski Hollywood filmlerinde bolca gördüğümüz bu gözlükler bu sezon mağaza vitrinlerini süsleyecek. Eğer siz de yeni bir gözlük almak istiyorsanız kedi gözü güneş gözlüklerine şans verin. Ben Londra seyahatimde 1-2 tane edindim ve şu an dışarı çıktığımda kesinlikle yanımda bulunması gereken aksesuarlardan biri oldu :) Leopar ve dantel detaylı olanları şiddetle tavsiye edilir.
<3












23 Mayıs 2012

Kendin Yap: T-shirt işleme





Gerekli Malzemeler;
* Süslemek istediğiniz bir tshirt ünüz.
* İstediğiniz renk ve model boncuk
* Şeffaf iplik ve iğne

Bu senenin rengarenk ve süslü püslü yakalarını siz de kendi tshirtünüze uygulayın. Şeffaf ipliğinizle boncuklarınızı istediğiniz modelde dikin. İster tüm yakayı işleyin ister sırf kenarlarını, ister rengarenk boncuklarla isterseniz de tek renk. Ben fuşya kare boncuklarla yakanın üçgen kısmını işlemeyi tercih ettim. 
Şeffaf iplik kullandığımdan boncuklar yapıştırılmış gibi gözüktü. Siz de en yakın pazara gidin ve ucuz güzel bir tshirt alıp kendi tasarımınızı yapın :)
 İyi eğlenceler








18 Mayıs 2012

Tarih Kokan Şehir; Edinburgh


                                                         Edinburgh Kalesi

Yaz yaklaşırken herkeste tatil planı yapma telaşı başlıyor. Kimi Deniz-Kum-Güneş tatili tercih ederken kimi de tatilini yeni bir şehri ve tarihi keşfetmekle geçirmek istiyor. Siz de yeni bir yeri keşfetmek istiyorum diyorsanız Edinburgh en iyi tercihlerden biri olacaktır. İskoçya'nın başkenti Edinburgh için Britanya'nın Prag'ı deniyor. Garip ama bunca yıl Edinburgh diye telafuz ettiğimiz şehrin ismi İskoçlar tarafından meğer Edinbraa diye söyleniyormuş.

                                                           Edinburgh Kalesinden Manzara


Tam anlamıyla ayağınızı Edinburgh'a attığınızda büyüleniyorsunuz. Buram buram tarih kokuyor. Hele benim gibi tarihi binaları sokakları seviyorsanız ağzı açık ayran budalası gibi bütün bir günü etrafa sırıtıp offf binaya bak manzaraya bak deyip geçirebilirsiniz. Ben Londra'dan otobüs ile 7-8 saatte gittim. Gitmeden önce İngilizlerin bile Nisan ayı olmasına rağmen çok soğuk atkı bere ne varsa alın yanınıza demesinden ötürü her şeye hazırlıklı olarak baya sıkı giyindik ama şansımıza pırıl pırıl yağmursuz bir tatil geçirdik :)  Otobüs terminali şehre yürüme mesafesinde olduğundan çok kullanışlı. Gece yolculuğu yaptığımız için sabahın çok erken saatinde Edinburgh'a vardık. Terminalde bulunan şehrin haritasını alıp hemen kendimizi bir starbuck'a attık ve o günün planını çıkarmaya koyulduk. Çok büyük bir şehir olmadığından 2 günlük tatil her yeri gezmek için rahat yetiyor. Öyle ki Edinburg'u yürüyerek çok rahat gezebilirsiniz ya da en kötü günlük otobüs bileti alarak(3-4 Pound) zamanı daha iyi kullanırsınız. Konaklama konusuna gelince biz ucuza kapatmak için günlüğü 10 pound olan hosteli tercih ettik ama siz, ben 5-6 kişi ile aynı odada kalamam derseniz günlüğü 25-30 pounda çok güzel oteller var. Hepsi şehir merkezine yakın konumlandırılmış. Bizim kaldığımız hostel gayet temiz ve güvenliydi. Aslında oteldi ama üst katta birkaç odasını hostel yapmıştı. Hostel bakmak için bu siteyi kullanabilirsiniz. Yeme-içme konusunda seçeneğiniz çok, damak tadınıza göre italyan, iskoç restauranlarını ya da fastfood tercih edebilirsiniz. Fiyatlarda restaurant tipine göre ucuzdan pahalıya çeşitler sunuyor. Boynumda fotoğraf makinamla dolaşmama rağmen şimdi fotoğraflarıma bakınca niye daha fazla fotoğraf çekmedim diye çok üzüldüm. İnsan şehrin büyüsüne öyle bir kapılıyor ki fotoğraf çekmek aklına bile gelmiyor her şey hafızaya kaydediliyor :).
Gezilmesi görülmesi gereken yerler ve ücretler;

1.  Edinburgh Kalesi;
Olağanüstü bir manzaraya sahip olan bu kaleden tüm şehri panoramik bir şekilde görebilirsiniz. Giriş ücreti biraz tuzlu olsa da( Yetişkin 14.50 pound civarı) Edinburgh'a gidildiğinde uğranmadan dönülmemesi gereken yerlerden biri. Kaleyi gezmeniz ise en az 3-4 saatinizi almaktadır. Kalenin girişinde robert the bruce ve William Wallece'ın iki heykeli ve iskoç birliklerinin mottosu nemo me impune lacessit ( bana saldıran cezasız kalmaz) karşılar sizleri. 1861 yılından beri Pazar günleri hariç şaşmaz bir şekilde her gün saat tam 13.00'de top atışı olmaktadır. Siz de kaleyi ziyaretinizi bu saate göre ayarlarsanız ilginç bir an izlemiş olursunuz. 




                                 Edinburgh Kalesi


                                                                     St Giles' Cathedral


                                                                  Royal Mile




2. Royal Mile ve Grassmarket
Edinburgh kalesine giderken geçeceğiniz Royal Mile sokağı belki de İskoçya'nın en meşhur sokaklarından biridir. Edinburgh'un tam kalbine inşa edilen bu sokak üzerinde birbirinden güzel dükkanlar ve restaurantlar yer almaktadır. Çok uzun olan bu sokak üzerinde St Giles' Cathedral'ı Ultra Modern Scottish Parliament binası yer almaktadır. Parlement binasını gördüğünüzde bir hayli şaşıracağınızı düşünüyorum :) St Giles' Cathedral ının önünde yıllardır ekonomi okuyanların çok iyi bildiği Adam Smith heykeli bulunmaktadır. Ayrıca bu cadde üzerinde gün boyu iskoç özel kıyafetiyle gayda çalan yerli halkını görebilir ve fotoğraf çektirebilirsiniz. 


Yanda gördüğünüz görünmez adam turistlerin bir hayli ilgisini çekiyor. Çekmemesi mümkün değil çok enteresan ve ağzınızı açık bırakacak şeyler yapıyor :) Şimdii o gözlük orada öyle nasıl duruyor 0_o 


 Modern Scottish Parliament Binası

                                                                Grassmarket


Grassmarket üzerinde birçok pubın ve değişik vintage dükkanlarının bulunduğu bir sokak. Edinburgh'un her sokağı gibi burada da orta çağda yaşıyorsunuz gibi hissediyorsunuz. En güzel ve kesinlikle uğranılması gereken sokaklarından biride burası, özellikle alışveriş ve yemek yemek için tercih edilmeli. 
Bu alan iskoç designer, zanaatçı ve sokak satıcılarının sattığı antika kitaplar, unique hediyeler, yemek ve içeçekler, lüx günümüz modasına uygun örgülerle dolu. Zaten İskoçya'ya özel kareli desenden yapılmış kaşmir ve % 100 yün atkıların 3 tanesini 10 pounda almadan sakın dönmeyin. Ayrıca birbirinden güzel el yapımı şapkalar satın alıp yaz yağmurundan ya da kış soğuğundan korunabilirsiniz :) Gece dışarı çıktığınızda da buradaki pub ve barları tercih etmeniz şiddetle önerilir. Hepsi birbirinden kaliteli ve eğlenceli vakit geçirmenizi sağlayacak.
Daha fazla bilgi almak isterseniz buraya bir göz atın. 


              Geleneksel İskoç Gelinlilk ve Damatlığı


3. Greufriars Bobby Heykeli
John Gray, 1855 yılında Edinburgh’a yerleşir. Önce babası gibi bahçıvan olan Gray, kötü hava koşulları nedeniyle işsiz kalınca, eşi ve oğluyla birlikte Edinburgh'a geldi ve polis teşkilatına katılır. Zamanın yönetmeliklerine göre bir bekçi köpeğiyle birlikte dolaşmak zorundadır. John da kendisine bekçi köpeği olarak skye terrier cinsi 1 yaşındaki bobby’yi seçer. 2 sene boyunca yaz kış her türlü havada Edinburgh sokaklarında dolaşırlar. Kasım 1857 içinde tüberküloza yakalanan Gray, günden güne kötüleşir. Yataktan kalkamadığı son günlerinde Bobby Gray'in ayaklarının dibinde ayrılmamıştır.. Bobby cenaze töreninden sonra mezarın başından ayrılmaz. Defalarca kovulmasına rağmen, bir yolunu bulup tekrar mezarın başına gelir. En sonunda pes eden mezarlık bekçisi James brown, masa şeklinde bir taşın altına çuval sererek Bobby’ye kalacak yer sağlar yemek de verir. Bobby o günden sonra sahibinin mezarının başından hiç ayrılmaz. Bu sadakat 14 yıl sonra 1872’de 16 yaşında ölünceye kadar devam eder. Ölümünden sonra, Edinburgh’lular anısına bir heykel dikerler. Bu heykel Edinburgh’un sembollerindendir. Daha sonra filmide çekilmiştir. Tam heykelinin arkasında adını taşıyan bir bar bulunmaktadır. 



4. New Town - Old Town


Edinburgh New town ve Old town olmak üzere ikiye ayrılıyor. Old Town, Edinburgh kalesinin, Royal mile'in olduğu orta çağdan kalma esintilerin ağırlıkta olduğu ve haritada mavi renk ile gösterilen yer. New town da ise Princess Street, George Street ve Queen Street in olduğu haritada pembe renk ile gösterilen yer. Bu alanda daha çok günümüz markalarının mağazaları yer alıyor. Hard Rock cafede bu alanda bulunuyor. Ben Old town'ı tercih edenlerdenim. 










5. Calton Hill


Gün batımını ve şehri izleyebileceğiniz en iyi yerlerden biride Calton Hill, buraya ulaşmak için Princess streetten Waterloo place yoluna gelmeniz gerekmektedir. Orada bulunan merdivenlerden çıkarak bu tepeye ulaşabilirsiniz. Şansınıza hava güzelse eşsiz gün batımını yanınızda sevdiceğiniz veya arkadaşlarınızla bir şişe şarap eşliğinde değerlendirebilirsiniz:) Burada vakit geçirdiğinizde niye Edinburg'un Dünya'nın en güzel şehri olduğunu anlayacaksınız.


Calton Hill'den bir manzara


                                                       Scott Monument




6. The Scotish Whisky Experience 

Viski seviyor ve nasıl yapıldığıyla, incelikleriyle ilgileniyorsanız ilginizi çekebilecek bir etkinlik olacaktır. Biletler Silver ve Gold olarak iki gruba ayrılmaktadır ve yetişkin fiyatı 12.50 Pound'tan başlamaktadır. Silver ve Gold tur arasında sanırım viski tadım sayısında farklılık oluyordu. Biletinizi aldıktan sonra turun başlama saatini bekliyorsunuz ve zamanı geldiğinde sizi ikişerli olarak bir arabaya oturtturuyorlar. Hayalet bir adam size viskinin yapım aşamasını, inceliklerini anlatmaya başlıyor. Bu show oldukça ilginçti. Daha sonra bir grupla odaya geçip kocaman masa etrafında sandalyelere oturuyorsunuz. Bir bayan gelip viskiler hakkında bilgi veriyor ve önünüzde duran yuvarlak kağıtta viski kokuları mevcut daha sonra o kağıdı kullanarak hangi viski çeşidini tatmak istediğinizi söylüyorsunuz. Denediğiniz viski bardağı ve yuvarlak kağıt siz de hatıra olarak kalıyor. Turun sonunda viski bara geçip viski satın alabilir veya deneyebilirsiniz. Bence ilginç bir tur Edinburgh'a kadar gelinmişken bu tura katılınmalı diye düşünüyorum ama kısıtlı bir bütçeyle geldiyseniz çok bir şey kaçırmış olmazsınız. Viski fiyatlarda öyle çok ucuz değil neredeyse duty free ile aynı ama çok özel viskileri burada bulabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi ve online bilet için tıklayınız.





















7. Edinburgh Royal Botanic Garden 


Şehir merkezine biraz uzak bir mesafede Royal Botanic Garden bulunmakta. Eğer vaktiniz kalırsa ve mevsim bahardan yaza geçme dönemiyse uğramanızı tavsiye ederim. Şehir merkezinden Princess Street üzerinden otobüse binerek ulaşabilirsiniz. Ücretsiz olarak gezebileceğiniz bir bahçe ve içerisinde binlerce çeşit bitkiyi barındırmakta. Hava güzelse rengarenk çiçekler, gölde ördekler eşliğinde güzel bir yürüyüş gerçekleştirebilirsiniz.






8.  Edinburgh's Camera Obscura



Ben burayı ziyaret etmedim ama sitesini ziyaret ettiğimde ve yazılanları okuduğumda ilginizi çekebilecek bir yer olduğunu düşündüm. Edinburgh Kalesine gelmeden sağınızda yer alan binada bulunuyor. Binanın tepesindeki mekanizmadan 360 derece Edinburgh manzarasının yansımasını görebiliyorsunuz. Fiyatı yetişkin için 10 öğrenci için 8 pound. İçeride bunun dışında çok değişik ve eğlenceli aktivitelerde var. Bana ziyaret etmediğim için pişmanlıktan  keşke dedirten bir yer oldu :(


























9. National Museum Of Scotland


Ücretsiz ziyaret edip çokça vaktinizi geçirebileceğiniz bir müze. Sanat, Dizayn, bilim ve teknoloji, iskoç tarihi ve Dünya kültürleri gibi alanlardan şeyler bulabilirsiniz.   Detaylı bilgi için buraya tıklayın.



Bu yazıyı yazarken adeta yeniden oralara gittim. Edinburgh Ağustos ayında " The Edinburgh Festival Fringe" e dünyanın en başarılı sanat festivaline ev sahipliği yapıyor. Dünyanın 4 bir yanından gelen misafirleri, bir ay boyunca süren kabareler, konserler, sokak gösterileri, tiyatro oyunları gibi etkinliklerin tadını çıkarıyor. Eğer Edinburgh'a gitme planınız varsa bu festivale denk getirmeye çalışın derim.

Ayrıca akşamları sizi maceradan maceraya koşturacak korku turları var. Zaten Edinburgh'un sokaklarında akşam dolaşırken her an bir hayalet çıkacak hissi oluşuyor ama korku turları 20 şerli gruplar halinde ve sizi götürdükleri yerler ve hikayeler muhteşem.

Harry Potter, Sherlock Holmes gibi bir çok ünlü karaktere ilham veren şehirdir. Old Town'ın olduğu yerde Harry Potter'ın yazıldığı kafeyi görebilirsiniz. Duyduğuma göre J.K. Rowling'in durumu pek iyi değilmiş bu yüzden soğuk Edinburgh havalarında the elephant house'a gider Edinburgh Kalesi manzarası eşliğinde bir kahve içip bütün gün oturup kitabını yazarmış. Şu an servetiyle en zenginler arasında olan Rowling için bu cafe çok özel olsa gerek.




Şimdilik aklıma gelenler bunlar umarım Edinburgh'a tatil planı yapanlar için birazda olsa yardımcı olur. Soğuk ülkenin soğuk insanları lafının ne kadar yalan olduğunu size gösterecek sıcak samimi ve cana yakın İskoçyalılar ve Edinburgh'un muhteşem atmosferiyle çok eğlenip unutulmaz zamanlar geçireceğinizi düşünüyorum.  Bence fırsatınız varsa gidin, görün, yiyin, için, gezin :) İyi Eğlencelerrr